Advert
Advert

Su savaşları erken başladı!

Yayınlanma Tarihi : Google News
Su savaşları erken başladı!
Advert
Türkiye uzun süredir yaklaşan bir felaketin ayak seslerini duyuyordu ama kimse kulak asmadı. Şimdi o felaket kapıyı çalmıyor; çoktan içeri girdi. Sapanca Gölü’nde yaşananlar bunun en somut kanıtı. Artık romantik “kuraklık uyarıları” dönemi bitti, çıplak bir gerçekle karşı karşıyayız: Su savaşları resmen başladı. SASKİ’nin açıkladığı verilere göre bu yaz, son 65 yılın en kurak yazı olarak kayıtlara geçti. Yağmur yağmadı, göl beslenemedi, buharlaşma aldı başını gitti. Sonuç? Sakarya'da planlı su kesintileri başladı. Sapanca Gölü bugün tarihinin en düşük seviyelerinde. Kıyı çizgisi metrelerce geri çekildi, iskeleler karada kaldı, yıllardır su altında kalan yapılar yeniden ortaya çıktı. Göl, resmen alarm veriyor. Ama alarmı duyan var mı? Maalesef hayır. Sakarya ve Kocaeli’nin Sapanca Gölü’nü “paylaşamaması” artık komik değil, trajik. Sakarya “Göl bize ait, korumalıyız” derken Kocaeli “Milyonlarca insan susuz mu kalsın” çıkışı yapıyor. Kusura bakmasınlar ama bu artık bir şehirler arası çekişme değil; tamamen bir su savaşı provası. Bir taraf “Göl bizim” diyor, diğer taraf “Benim nüfusum daha büyük, suyu vermek zorundasın” diyor.  Haklılık payları var, tamam. Ama asıl sorun şu: Türkiye’nin suyu nasıl yöneteceğine dair bir planı yok. Bu yokluk da şehirleri birbirine düşürüyor. Bugün iki şehir sessiz bir su kavgasında; yarın açık bir çatışmanın fitili neden ateşlenmesin? Sorun sadece burada mı? Keşke. Türkiye’nin dört bir yanında barajlar boşaldı. Bazı illerde sulama durdu, bazılarında içme suyu seviyeleri kritik eşiklerin altına indi. Göller çekiliyor, akarsular kuruyor, yeraltı suları tükeniyor. Ama yetkililer hâlâ “gereken tedbirler alınıyor” cümlesine sığınıyor. Hangi tedbir? Nerede sonuç? Gerçek şu ki, suyu yönetemiyoruz. Koruyamıyoruz. Kaybediyoruz. Sapanca Gölü ise bu kaybın merkez üssü hâline geldi. Bir yanda hızla artan nüfus ve sanayi, diğer yanda gölün bitme noktasına gelen ekosistemi… Böyle bir tabloda “kim haklı” tartışması artık lüks. Asıl soru şu: Bir ülke en büyük içme suyu kaynaklarından birini nasıl bu kadar hoyratça tüketebilir? Artık kimse kendini kandırmasın. Su savaşları, gelecek kuşakların değil içinde bulunduğumuz günlerin gerçeği. Birkaç yıl daha bu kuraklık devam ederse, bugünkü tartışmaların ne kadar “masum” olduğunu hepimiz anlayacağız. Bugün yapılması gereken çok basit; – Sert, net ve bilim temelli bir su yönetimi, – Gri su kullanımına zorunluluk, – Tüketime sınırlama, – Havzalar arasında işbirliği. Eğer bunları yapmazsak, yakın gelecekte savaşlar toprak için değil, bir damla su için çıkacak. Ve bu kez faturayı sadece doğa değil, hepimiz ödeyeceğiz.
begendim
0
Begendim
bayildim
0
Bayildim
komik
0
Komik
begenmedim
0
Begenmedim
uzgunum
0
Uzgunum
sinirlendim
0
Sinirlendim
Advert

Yorum Gönder

Yorumlar