Sapanca Gölü’nde ekolojik yıkım! “Bu göl bir gün ortadan kalkacak!”
Sakarya ve Kocaeli’nin içme suyu kaynağı Sapanca Gölü 11 yıl aradan sonra göldeki en düşük seviye olan 29,32 kotunun altına düştü. Göldeki su seviyesinin azalması canlı ekosistemi için ciddi bir tehlike oluşturuyor. Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu Yiğit, gölde yaşanan ekolojik yıkım hakkında TV264 ve Medyabar muhabirlerine açıklamalarda bulundu. Ayrıntılar...
Yayınlanma Tarihi :
Sakarya ve Kocaeli’de milyonlarca insanın içme suyu kaynağı olan Sapanca Gölü tarihinde ölçülen en düşük seviye olan 29,32 kotunun altına düştü. Kuraklık, vahşi sulama, sanayi tüketimi, kayıp kaçaklar sebebiyle yaşanan tarihi çekilme sonucunda göldeki ekosistem tehlike altında. Son zamanlarda yaşanan balık ölümleri, canlıların gölün yüzeyinde daha sık görülmesi göldeki oksijen seviyesinin düştüğüne işaret. Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu Yiğit tüm bu yaşananları, sebeplerini ve alınması gereken önlemler hakkında TV264 ve Medyabar muhabirlerine açıklamalarda bulundu.
“BU NOKTAYA GELMEDEN ÖNCE ÖNLEM ALMALIYDIK”Kuraklık ve arkasından gelen buharlaşmanın yüksek olmasının Sapanca Gölü’nü bu noktaya getirdiğini belirten Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu Yiğit, “Bundan önceki dönemlerde de birkaç kez bu noktaya gelmiştik maalesef. Çok daha öncesinden bu tedbirini almamız gerekiyordu. Sadece yağışı bekliyor insanlar ama yağışla da hallolmuyor” ifadelerini kullandı.
“SUYUN KIYMETİNİ BİLMELİYİZ”Evsel su kullanımında insanların tasarruflu olması gerektiğini belirten Yiğit, “Suyun ne kadar kıymetli olduğunu anlamamız gerekiyor. Yani yaşam sudan başlıyor, suyla devam ediyor. İnsanların hayatı ve bütün canlılar hayatı ve bütün ekosistemin hayatı suya bağlı. Dolayısıyla suyun ne kadar kıymetli olduğunu bilip ona göre davranmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
“SUYU KULLANIMINI ÖNCELİK SIRASINA KOYARAK ONA GÖRE UYGULAMA YAPMALIYIZ”Bireysel olarak suyu tasarruflu tüketmenin yetmeyeceğini söyleyen Yiğit, “Genel bir planlama çerçevesinde havza bazında bir gölü o gölü besleyen her noktayı, her kaynağı, her damla suyu bütçesini bilerek ve bunu nasıl kullanılabileceğini, ne kadar kullanabileceğimizi bilerek ve hangi faaliyetler için kullanabileceğimizi öncelik sıralarına oturtarak bilmemiz ve buna göre uygulamaları yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“TARIMSAL SULAMADA EN AZ SUYLA EN İYİ VERİMİ ALMAMIZ GEREKİYOR”Tarımsal sulamanın durdurulması konusuna değinen Yiğit, “Tarımsal sulamayı tamamen durdurmak demek gıda üretiminin engellenmesi anlamına gelir. Yani gıdasız yaşama şansımız da olmadığına göre, mesele öncelikleri belirlemekse eğer, o zaman tarımsal sulamayı tamamen ortadan kaldırmak ya da durdurmak önceliğimiz olmaması gerekiyor. Tarımsal sulamada gerçekten çok büyük su kullanıyoruz. Türkiye'nin genelinde, dünyada da öyle yüzde 60-70 suyu tarımsal sulamada kullanıyoruz. Bunu aza indirmemiz mutlaka gerekiyor. Yani en az suyla en iyi verim almamız gerekiyor” diye konuştu.
“EKOLOJİK YIKIM CİDDİ BOYUTLARDA”Kurak dönemlerde ekolojik yıkımın kaçınılmaz olduğunu belirten Yiğit, “Sadece Sapanca Gölü'nde değil Türkiye'nin birçok gölüne bakın ekolojik yıkım gerçekten ciddi boyutlarda. Bu sadece kuraklığa bağlı değil, işte kuraklıkla beraber gelen kullanıma bağlı olarak gerçekleşiyor.
Bütün göller için bu geçerli ama Sapanca çok daha özel bir göl çünkü içme suyu kaynağı aynı zamanda. Dolayısıyla buradaki ekosistemin çok iyi korunması gerekiyor. bütün planlamalar, kullanım planlamaları, dereler, insanların kullanımı, diğer alanlarda sanayi çekiminin bunun içinde olması, içme suyu kaynağından sanayiye su aktarılması hiç doğru değil. Dolayısıyla bu dengesizlik olduğu zaman ekosistem zaten buna hemen cevap veriyor. Verdiği cevaplardan biri de bütün dengenin alt üst olması” şeklinde konuştu.
“KURAKLIK, YANLIŞ KULLANIM, EKOSİSTEMDE YIKIM KAÇINILMAZ!”Göllerin kendi başına yaşayan ekosistemler olduğuna dikkat çeken Yiğit, ” Öyle kolay kolay oluşmazlar, kolay kolay da aslında ortadan kalkmazlar. Biz bu kadar uğraştığımız için bu kadar kısa sürede ortadan kaldırıyoruz onları. Ama göller yaşlanırlar, aynı diğer canlılar gibi ve bu yaşlanma süreci içerisinde belli tabakaları vardır. Bu tabakalara göre de ekosistem ama kendi kendine bunu yaptığın zaman bu ekosistem kendini dengeler mutlaka. Fakat bu kadar hızlı gerçekleştiği zaman işte kuraklık, yanlış kullanım, göldeki suyun azalması, tabii ki ekosistemde yıkım kaçınılmaz olarak gerçekleşecektir. Bu göstergede onlardan bir tanesi” ifadelerini kullandı.
“GÖLDE ÇÖZÜNMÜŞ OKSİJEN SEVİYESİ DÜŞTÜ”Gölü kirletici etkenlerin ciddi problemler yarattığını belirten Yiğt, “Yüzeysel akışla gelen var, kaçaklarla gelen kirleticiler var. Bunları da kattığımız zaman göldeki çözülmüş oksijen dediğimiz oksijen seviyesinin düşmesi problemi var. Öyle olunca da tabii ki bütün su kaynaklarında, nehirlerde de böyledir. Hep daha üst seviyelere, güneş ışığına daha yakın daha oksijenli katmanlara çıkarlar diğer canlılar, yaşamlarını devam ettirebilmeleri için. O yüzden de bunları görüyoruz maalesef bu gölde de şu anda” diye konuştu.
“ÖNLEMLER EN RADİKAL ŞEKİLDE ALINMALI”Gölün suyunu nereye, nasıl kullandığımızı her damlasını hesap etmemiz gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu Yiğit, “Bu kadar ciddi boyutlara geldikten sonra sorun, onu yasaklayalım, bunu yapalım değil mesele. Mesele buraya kadar, bu noktaya gelmeden evvel bunu yapmakta.
Ama madem bu noktaya geldik, şimdi oturup bir yağmur yağsa da göl kendine gelse, ondan sonra kaldığımız yerden devam ederiz şeklinde yapmak yerine, hiç olmazsa şu anda alınması gereken önlemlerin en radikal şekilde alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“SAPANCA GÖLÜ BİR GÜN ORTADAN KALKACAK”Sapanca Gölü’nün bir gün ortadan kalkabileceği konusunda uyaran Yiğit, “Ortadan kalkıyor derken, kullanımı ortadan kalkacaktır . O zaman zaten göl bizim için göl olmaktan çıkacaktır ne yazık ki” diyerek sözlerine son verdi.
Yorumlar