Sakaryaspor kimsenin egosuna, öfkesine, kontrolsüzlüğüne mahkûm değildir

Caner’e Açık Mektup Sevgili Caner Erkin, Seni yıllar önce Fenerbahçe formasıyla tanıdım. Bir Fenerbahçeli olarak sana her zaman sempatim vardı. Sahada gördüğün kırmızı kartlarda hep hakemlere, sana kart göstertmeye çalışan rakiplere kızardım. “Hakkını yiyorlar” der, üzülürdüm. Ta ki Sakaryaspor’a transfer olduğunu duyana kadar… Gerçekleri konuşayım: Transfer haberini aldığımda içimde büyük bir şüphe oluştu “Acaba Caner Sakaryaspor’a uyum sağlar mı?” Ama yine de sol ayağına, tecrübene güvenerek umutlandım. “Büyük katkı sağlar” diye düşündüm. Fakat daha ikinci haftada kırmızı kart gördüğünde içimde bir kırgınlık başladı. Ardından bir kırmızı kart daha… Ve bugün oynanan maçta üçüncü kırmızı kart. Sekiz haftada üç kırmızı kart! Bu, profesyonellik değil; bu, takımı sabote etmektir. Keşke o çeneni tutsaydın… Keşke sinirlerine hakim olsaydın… Keşke takımı her seferinde 10 kişi bırakmasaydın. Ama “her şerde bir hayır vardır” derler ya; sen oyundan atıldın, takım 10 kişiyle 1 puanı kurtardı, hatta galibiyeti kovaladı. Gerçekten ne yapmak istiyorsun?Sekiz haftada üç kırmızı kart nedir? Ümraniyespor maçıyla artık sen Sakaryaspor’daki misyonunu tamamladın Artık yapman gereken :Güzel anılar bırakarak, Sakaryaspor defterini kapatıp git.Çünkü senin bu takıma katkın yok; tam tersine zararın var. Bak, sen yokken takım puan alıyordu. Sen sahaya girdin, takım kaybetmeye başladı. Üstelik sadece kaybettirmiyorsun; bizi futboldan da soğutuyorsun. Yönetimle konuş.“Ben yapamıyorum” de ve git. Oynasan da oynamasan da paranı aldığını herkes biliyor ama bu böyle sürmez. Buradan yönetime de çağrım var:Bu adamı gönderin.Bizim sinirlerimizle oynamayın. Maç izlerken tansiyonumuz çıkıyor, strese giriyoruz. Futbol keyfimizi kaçırdınız! Bu takım hele de Sakaryaspor kimsenin egosuna, öfkesine, kontrolsüzlüğüne mahkûm değildir.