Advert
Advert

Sakarya'daki deprem davalarının hakimi o günleri anlattı! O kanun kabul edilse bu kadar kayıp olmazdı

TV264’te yayınlanan Gazeteciler Soruyor programına konuk olan emekli Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Oğuz Çelik, 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan depremi ve sonrası ilimizde başlayan yargı sürecini anlattı. Çelik'in sözleri arasında en dikkat çeken ise 1985 yılında TBMM'de gündeme gelen bir kanun teklifinin reddedilmesi oldu...

Yayınlanma Tarihi : Google News
Sakarya'daki deprem davalarının hakimi o günleri anlattı! O kanun kabul edilse bu kadar kayıp olmazdı
Advert
TV264'te yayınlanan Gazeteciler Soruyor programı yeni sezonda yeniden ekranlardaki yerini aldı. Gazeteciler Zafer Tokuş, Hakan Turhan ve Yorumcu Kemal Turgaç'ın yeni sezondaki programda ilk konuğu Emekli Ağır Ceza Başkanı Oğuz Çelik oldu. 38 sene hakim ve 5 sene Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan emekli Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Oğuz Çelik, canlı yayında deprem sonrası Sakarya'da açılan 695 deprem davası ve o yılki yargı süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu Oğuz Çelik, o günleri bu ifadelerle anlattı:''Gündüz olsaydı ben de büyük ihtimalle ölmüş olacaktım. Adliyede duruşmada olacaktık. Bildiğiniz gibi adliye iki katlıydı, kent meydanındaydı. O gece depremde alt katta bir gece bekçimiz vardı. O dahi kendini dışarı atamadı, vefat etti. Hatta devriye gezen polislerimizden bile şehit olanlar oldu. Gece olması evlerin iş yerlerine nazaran daha sağlam olması, kayıp sayısını en az 4'te 1'e düşürdü. Bizim bazı insanlarımızda açgözlülük var. İş yerlerinde asma katlar modaydı. Dükkanıma biraz daha fazla malzeme koyayım diye, beton direkler kesildi. Dolayısıyla o bina zayıflamış oldu ve kolaylıkla yıkıldı. ''Felakete neden olma'' şeklinde açıldı davalar, daha sonra ''taksirle ölüme sebebiyet verme'' oldu. Yargıtay orada güzel bir karar verdi. Suç tarihi binaların yapılış tarihi değil, deprem tarihi olarak kabul edildi. Eski tarih olsaydı, 20 sene önce yapılan binalarda ölenler açısından sorumlular kurtulacaktı ancak bu sorumlular cezasını buldu anlamına gelmiyor. 695-700 civarında dosya geldi. İki Ağır Ceza Mahkemesi'nde paylaşıldı. Sadece 5'i karara bağlandı. Mahkum olan 5 kişi de doğruyu söylemek gerekirse gariban kişiler. '' 1999 depremlerinde Sakarya'da 5 binden daha fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirten Çelik, ''Enkazda bulunup ceset olduğu fark edilmeyenler bile vardı.'' dedi. 1985 YILINDA VERİLEN ÖNERGE KABUL EDİLSEYDİ...1985 yılında yapı ruhsatı almak için TBMM'de bir önerge verildiğini ifade eden Çelik şu ifadeleri kullandı: '' Depremden 14 yıl önce 2 Mayıs 1985'te tek başına ANAP iktidarı döneminde mecliste bir yasa tasarısı görüşülüyor. İmar yasası. Partinin biri, arkadaşlar tarafından verilen önergeyi özetliyorum; ''Yapı ruhsatı almak için dilekçeye zemin etüdü projesi (arazinin depreme uygun olduğuna ilişkin bilimsel rapor) eklenmesi zorunludur. ''Bunu ekletmek istiyorlar imar yasasında 85'te. Şimdi tutanakları okuyalım. Komisyon üyeleri önergeye katılıyor mu? Katılmıyoruz efendim diyorlar.Önerge sahibi şu ifadeleri kullanıyor:''Her yerleşim yeri doğal çevrenin bir parçasıdır. Düzenli, dengeli ve sağlıklı bir yerleşimin baş koşulu yer seçiminin uygun yapılmasına bağlıdır. Yasa tasarısında jeolojik özelliklerin göz önüne alınmadığı görülmektedir. Oysa ülkemiz doğal afetler açısından böylesine bir ihmalin sonuçlarına katlanır gibi olmadığını yaşayarak öğrenen ve bunu en iyi bilen ülkelerden biridir''Katılmıyoruz denilince iş bitti, o yasa eklenmiyor.Çelik'in anlattığı bu anının ardından Gazeteci Hakan Turhan, ''1985 yılında Sakarya ve Türkiye zemin etüdü ile birlikte kurulsaydı, depremlerde bu kadar kayıp olmazdı. Bu vebal belki de en çok katılmayanların...'' dedi. ''KENTSEL DÖNÜŞÜM RANT İÇİN YAPILMAMALI''Kentsel dönüşüm çalışmaları ile alakalı konuşan Çelik, ''Kentsel dönüşüme kesinlikle mecburuz. Ama hakkıyla yapmak lazım. Rant için değil, gerçekten yapmak lazım. 150 metrekarelik evi alıyor, 60 metrekare veriyorum diyor. Dikiyor gökdeleni, ilerde yine aynı hatalar aynı ölümler oluyor'' dedi. Hukuk devletinde her zaman kamu yararının gözetilmesi gerektiğini belirten Çelik, kentsel dönüşümün rant için değil, vatandaşın can güvenliği için yapılması gerektiğini ifade etti. KANDİLLİ, 99 DEPREMİ İÇİN 10 ŞİDDETİNDE DEMİŞ17 Ağustos 1999 depreminin TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası'nın depremle alakalı yayınladığı raporu açıklayan Çelik raporda şu ifadelerin yer aldığını paylaştı: ''Son yüzyıl içinde ülkemizde yaşanan en büyük depremdir. 45 saniyesi şiddetli olmak üzere, 200 saniye civarında devam etmiştir. Birbirini takip eden ve birbirine dik iki doğrultuda iki ayrı merkezli deprem meydana gelmiştir. Ve bunların Adapazarı'nda kesişmesi sonucu meydana gelen hasarın boyutu büyümüştür. '' Yalnızca Gölcük depremi olsaydı, Adapazarı'ndaki yıkımın yüzde 1 bile olmayacağını belirten Çelik, depremin domino taşı gibi Arifiye'yi tetiklediğini belirtti. Çelik, ayrıca Kandilli Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nün Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazdığı 28 Eylül 1999 tarihli raporunda, depremin şiddetinin 10 olduğunu yazdığını ifade etti. Kandilli'nin raporunda yer alan ifade şöyle; '' İlgili yazınız üzerine, Deprem Veri Bankamızda yaptığımız inceleme sonucunda 17/08/1999 tarihinde saat 03.02'de Kocaeli merkez olmak üzere tüm Marmara'yı etkileyen depremin şiddeti 10'dur. Düzce ve Çilimli ilçelerindeki şiddet değerleri de 10'dur. ''
begendim
0
Begendim
bayildim
0
Bayildim
komik
0
Komik
begenmedim
0
Begenmedim
uzgunum
0
Uzgunum
sinirlendim
0
Sinirlendim
Advert

Yorum Gönder

Yorumlar