Sakarya’da yeni eğitim yılı başladı: Eğitim-İş öğrencilerin sorunlarını dile getirdi
2025-2026 eğitim yılı Sakarya’da 205 bin öğrencinin ders başı yapmasıyla başladı. Eğitim-İş Sakarya Şube Başkanı Özgür Demirdaş, velilerin eğitim harcamalarındaki artış nedeniyle zorlandığını söyledi.
Yayınlanma Tarihi :
2025-2026 eğitim-öğretim yılı Türkiye genelinde yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1,2 milyon öğretmenle başladı. Sakarya’da ise 797 okulda 205 bin öğrenci ve 14 bin öğretmen ders başı yaptı.
Yeni eğitim yılına ilişkin değerlendirmede bulunan Eğitim-İş Sakarya Şube Başkanı Özgür Demirdaş, kırtasiye, kıyafet ve beslenme masraflarının son dönemde önemli ölçüde yükseldiğini söyledi. Demirdaş, bir öğrencinin okula başlangıç maliyetinin 65 bin TL’ye ulaştığını öne sürerek, velilerin büyük bölümünün eğitim harcamalarını karşılamakta zorlandığını ifade etti.
Eğitim İş sendikası Sakarya şube başkanı Özgür Demirdaş'ın açıklaması şöyle oldu;2025-2026 eğitim öğretim yılı ülke genelinde yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1.200.000 öğretmen ile Sakarya'da ise 797 okulda; yaklaşık 205 bin öğrenci ve 14 bin öğretmenle başladı. Son dönemde ülkemizde yaşanan ekonomik krizin derin etkileri eğitim öğretimin başlaması ile daha net bir şekilde gün yüzüne çıkmıştır.TÜİK enflasyon oranlarını makyajlı rakamlarla gizlemeye çalışsa da Ağustos ayında enflasyon %32,95 çıkmıştır. Her ne kadar sokağın enflasyonu bu oran olmayıp bundan çok daha fazla olsa da açıklanan resmi oran bu şekildedir. Tabi ki bunun yansımaları da olmuştur. Birleşik Kamu İş Konfederasyonu’nun Ağustos ayı araştırmasına göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 28.444 TL, yoksulluk sınırı ise 87.910TL’ye ulaşmıştır.Bunun yanında asgari ücretin 22.104 TL olduğunuve ülkemizde çalışan nüfusun ciddi bir oranının asgari ücretle çalıştığını tekrar hatırlatmakta yarar var.
Yeni eğitim öğretim yılında bir öğrencinin okula başlaması için kırtasiye, kıyafet, beslenme, ulaşım, kitap masrafları ortalama 65 bin TL’yi bulmaktadır.Kırtasiye fiyatları son bir yılda yaklaşık %60 artış göstermiştir.Basit bir defter 100 TL-150 TL, aynı şekilde özelliksiz bir kalem 15TL – 20TL olmuştur. Beslenme çantasını doldurmanın maliyeti geçen yıla oranla ciddi şekilde artış göstermiştir. Kantin fiyatları ise geçen yıla oranla %50 artış göstermektedir.Her dört çocuktan biri, beslenme çantasına yiyecek koyamadan okula gitmektedir. Ülkemizde milyonlarca çocuk yeterli ve sağlıklı beslenememektedir. Çocuklarımızın sağlıklı gelişimi için ücretsiz ve besleyici yemeklerin her okulda sağlanması, hijyenik ortamların oluşturulması ve nitelikli eğitim koşullarının hayata geçirilmesi vazgeçilmez bir gerekliliktir.
Yukarıda değindiğimiz bu rakamlar, yalnızca bir öğrencinin asgari ihtiyaçları dikkate alınarak hesaplanmıştır. Kurslar, özel dersler, sınav hazırlıkları ve diğer masraflar eklendiğinde tablo çok daha vahimdir. Eğitimde eşitlik fiilen ortadan kalkmıştır. Bugün milyonlarca aile, çocuklarını okula gönderebilmek için maaşlarının büyük kısmını eğitim harcamalarına ayırmak zorunda kalmaktadır. Bu yük, dar gelirli aileler için okul öncesinden başlayarak eğitime erişimi imkânsız hale getirmektedir.
Türkiye, kamu eğitim harcamalarına gayri safi yurt içi hasıladan ayırdığı pay ile OECD ülkeleri arasında sondan 3. sırada, hane halkının ve diğer özel kuruluşların, özel eğitim harcamalarına ayırdığı pay ile de baştan2. sırada yer almaktadır. Yani, en temel insan haklarından biri olan eğitim hakkı maalesef devlet tarafından finanse edilmediği için veliler tarafındanparayla satın alınan bir ayrıcalığa dönüşmüştür. Eğitim hakkı, parası olana ayrıcalık, olmayana yük değildir. Eğitim hakkı, her çocuğun doğuştan hakkıdır.
Eğitimde bu kadar sorun varken, bunları çözecek kişi olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bu sorunları çözmek yerine hedef saptırarak “8 yıllık kesintisiz eğitim antidemokratiktir” sözleri, başlı başına bir çarpıtma ve toplumun aklıyla alay etmektir. Demokratiklik, çocukların eğitim hakkına erişimi güvence altına almakla; eşit, laik ve kamusal bir sistemi herkese sunmakla mümkündür. Eğitimde kesintisizliğin sağlanması, çocukların okuldan kopmasını engeller ve özellikle kız çocuklarının eğitimini güvence altına alır. Kaldı ki bugün AKP’nin getirdiği 4+4+4 eğitim sistemiyle 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulaması yoktur. Bakan antidemokratik” diyerek bu yönde oluşabilecek bir talebin de önünü almaktadır. Eğitim İş olarak buradan tekrar hatırlatıyoruz, velilerimiz ve eğitim emekçileri Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yeni sorunlar yaratmak yerine kendi elleri ile yarattıkları sorunların çözümünü bekliyor.
Eğitim-İş olarak; siyasi iktidarın yanlış politikaları ile yaratılan ekonomik krizin bedelinin dolaylı olarak halka, gençlere ve çocuklara ödetilmeye çalışıldığının farkındayız. Öyle ki bu politikalar, en temel haklardan biri olan eğitimin ulaşılmaz hale gelmesine, genç işsizliğinin artmasına, gençlerin ve çocukların gelecek beklentilerini kaybetmesine, karamsarlaşmasına neden olmaktadır. Eğitim bir ülkenin ayakta kalabilmesini ve ilerleyebilmesini sağlayan yegâne güçtür. Eğitim hakkının, toplumsal eşitliğin ve aydınlanmanın en temel koşulu olduğunu bir kez daha vurguluyor; çağdaş, özgür, demokratik ve insanca bir yaşamın ancak nitelikli eğitimle mümkün olabileceğini hatırlatıyoruz.
Eğitim İş olarak Taleplerimiz Açık ve Net:•Eğitim, bir hak olduğu için tamamen parasız ve kamusal olmalıdır.•Öğrencilere her gün en az bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek sağlanmalıdır.•Kırtasiye, giyim, ulaşım ve barınma gibi temel eğitim masrafları devlet bütçesinden karşılanmalıdır.•Cemaat ve tarikatların sözde kurumlarına kaynak aktarmak yerine; kamu okulları güçlendirilip, eğitimin özelleştirilmesinin önüne geçilmelidir.• Tüm öğrencilere ücretsiz kırtasiye ve kaynak desteği sağlanmalıdır.•Eğitim hakkı, ayrıcalıklı bir zümrenin değil, her çocuğun doğuştan hakkı olmalıdır!•Eğitim emekçilerine insanca yaşam ücreti ve sağlıklı, nitelikli çalışma ortamı sağlanmalıdır.
Bunun yanında ilimizde;
-eğitim öğretime hala ikili eğitim ile devam edenokullar,-okullarımızda yeterli sayıda hizmetli ve güvenlik görevlisi gibi yardımcı personelin bulunmaması,-yerleşim yeri yakınında yeterli sayıda okulun bulunmaması kaynaklı çoğu öğrencimizin okuluna yürüyerek değil toplu taşıma veya servis ile gitmesi, -özellikle akademik olarak başarılı ve köklüokullarda 40’ın üzerindeki sınıf mevcutları olmasıbunun yanında il genelindeki bazı! okullarda dersliklerin boş kalması ve sınıf mevcutlarının 15’in bile altına düşmesi ama bu iki duruma da yıllardır müdahale edilmemesi-her ne kadar resmi olarak yasak olduğu dillendirilse de velilerden istenen bağış adı altındaki zorunlu kayıt paraları -destekleme ve yetiştirme kurslarının her okulda açılmaması ve sınavlara hazırlanan çocukların, büyük bir bölümünün sınav hazırlık kurslarına, etüt merkezlerine mahkum edilmesi-uzun süredir inşaatı devam eden ve bir türlü bitirilemeyen okullar-kantin kiralarının çok yüksek seviyede olması ve dolaylı olarak kantinlerde satılan yiyecek ve içeceklerin fiyatlarının piyasaya göre çok pahalı olması,-öğrenci taşımacılığı yapan servislerin ciddi şekilde denetlenememesi ve servis ücretlerinin çok yüksek olması,büyük birer sorun olarak önümüze çıkmaktadır. Eğitimin bütün paydaşları, özellikle göz bebeğimiz olan yavrularımız adına bu sorunların çözümü konusunda yetkililerden çözüm ve özveri bekliyoruz.
Cumhuriyetin en temel kazanımı olan parasız, laik, bilimsel ve kamusal eğitim ilkesi yeniden hayata geçirilene kadar Eğitim İş olarak mücadelemizi sürdüreceğiz. Çocuklarımızın geleceği, ailelerin cüzdanına ya da patronların insafına bırakılamaz. Eğitim, yurttaşların en temel hakkıdır ve bu hakkı savunmak hepimizin ortak görevidir.
Yaşanan tüm bu olumsuzluklara rağmen, yeni eğitim-öğretim yılının, geleceğimizin teminatı olan öğrencilerimize ve onların yetişmesinde özveriyle görev yapan tüm eğitim emekçilerine başarılar getirmesini diliyoruz.
Yorumlar