Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın her yıl titizlikle yürüttüğü Türkiye Kültür Yolu Festivali, 2026’da Sakarya’yı da içine aldı. Bu, hiç kuşkusuz şehrin uzun zamandır ihtiyaç duyduğu bir nefes.
Hele ki Sakarya gibi potansiyeli yüksek ama bu alanda yıllardır eksik kalan bir şehir için.32 şehirden biri olduk. İnanın çok sevindim.
Ne ironidir ki bu müjde, medyabar’da yaptığımız bir anketin hemen ardından geldi. Hatırlarsınız son anket çalışmasında, “Kültür-sanat etkinliklerinde hangi kurumu başarılı buluyorsunuz?” diye sorduk.
Sakaryalıların verdiği cevap oldukça çarpıcıydı: HiçbiriDüşünün, milyonluk şehir, onlarca kurum, büyük bütçeler. Ama kimsenin gözünde karşılığı yok. Katılımcılar arasında Serdivan Belediyesi ilk sırada, Büyükşehir ikinci, Adapazarı üçüncü çıktı. Bence Serdivan’ın farkı halkın beklentisini anlamak ve küçük ama doğru işler yapabilmek.
Oysa amiral gemisi olması gereken Sakarya Büyükşehir Belediyesi, yıllardır şaşırtıcı derecede kentin beklentilerinden uzak bir görüntü veriyor.
Kaç kez dile getirdim, canlı yayında konuştum. Katılımı 15–20 kişiyi geçmeyen, boş salonlara yapılan programlar. İzleyicisi dahi görünmeyen fotoğraflar, bültenler.
Halk yoksa, ilgi, etki yoksa etkinlik yoktur. Bunu görmemek için gerçekten at gözlüğü takmak gerekir.
Sanat, sadece dar bir çevrenin kendini alkışladığı, mutlu ettiği, oynadığı bir sahneye dönüştüyse; orada sanat yoktur, sadece vitrin vardır. Şehrin ruhuna dokunmayan, insanı içine almayan hiçbir iş, kültür-sanat sayılamaz. Bu haliyle halkın beklentisinden kopuldu.
Peki neden yapılır bu işler? Amacı, katkısı olmayan, şehri heyecanlandırmayan etkinlikler niçin sürdürülür?
Bakın, 21 Haziran’da Adapazarı Belediyesi Kurtuluş Şenlikleri kapsamında Solo Türk gösterisi düzenledi. Aziz Duran Parkı tıklım tıklım doldu. İnsanlar heyecanlandı, şehir ayağa kalktı. Maliyeti dev bir festival bütçesi değildi. Ama niyet vardı, halk vardı.
Şimdi önümüzde Kültür Yolu Festivali var. Umuyorum ki bu festival Sakarya için bir dönüm noktası olur. Çünkü bu şehrin insanlarının buna ihtiyacı var. Gençlerin, öğrencilerin, ailelerin… Bu festival şehre sadece sanat getirmeyecek, moral katacak, ekonomiyi hareketlendirecek, sokaklara başka bir heyecan taşıyacak.
Ama asıl ders, Büyükşehir Belediyesi için olmalı. Artık dar çevrelere hitap eden, kapalı salonlarda kendini tekrar eden programlar yerine, tüm şehri kucaklayan işler yapılmalı. Ve bu şehir çok daha fazlasını hak ediyor.
Elbette iyi olanı alkışlamaktan yanayız. Güzel yapılan her işin destekçisi oluruz. Ama “iyi” ve “güzel” kişiye göre değişiyorsa, yalnızca belli bir çevreyi mutlu ediyorsa, buna sanat demek mümkün değildir.
İlçe belediyeleri bile mahalle mahalle insanları buluşturan işler yapıyorken, Büyükşehir’in hâlâ bu alanı karşılığı olmayan bir görüntü sergilemesi düşündürücü.
Sakarya, kültür ve sanatta kendi potansiyelinin çok gerisinde kalıyor.
Ben Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar’ın halkın beklentilerini iyi analiz ettiğine serdivan Belediye başkanlığı döneminde birçok konuda şahidim. Ama Büyükşehir Belediyesi’nde kültür-sanat başlığında tablo farklı. Artık bu alan da diğer konular gibi ciddiyetle ele alınmalı.
Çünkü sanat halk içindir içindir.Sanat belli bir zümre için değildir
Beklenti ortada, eğer Sakarya için yapılmıyorsa, bu programlar kimin için yapılıyor?
Bir yılda bu işlere ne kadar harcandı, kaç kişi katıldı, ne amaçlandı?
Tek tip anlayışından çıkmamaya devam etmek de bir tercihtir.
Ama bu, insanların özel hayatında geçerlidir.
Burası kamu, burası Sakarya. Bunun hâlâ farkında olunmaması, ya körlüktür ya da görmezden gelmektir.
Hizmet üretilen bir noktada iseniz, eğer Sakarya’da yaşıyorsanız bunu iyi görürsünüz.
Çünkü gerçek kültür ve sanat için nefes almak istiyor.
Ama halen çok iyi olduğunuzu iddia ediyorsanız, bir dernek ya da vakıf kurup özel olarak 7/24 devam etmenizi tavsiye ederim.
Yorumlar