Kalıcı Yaz Saati Uygulaması: Enerji Tasarrufu Yerine Sağlık Sorunları Getirdi
Türkiye’de 2016 yılında kalıcı yaz saati uygulamasına geçilmesiyle birlikte, enerji tasarrufu hedefiyle yapılan düzenlemenin insan sağlığı üzerindeki olası zararları yeniden gündeme taşındı.
Yayınlanma Tarihi :
Uzun yıllar boyunca mart ayında saatlerin ileri, ekimde ise geri alınmasıyla sürdürülen sistem, dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın kararıyla kalıcı hale getirilmişti. Ancak sekiz yılı aşkın süredir devam eden bu uygulamanın, vatandaşların biyolojik ritmini olumsuz etkilediği yönünde uyarılar artıyor.
GÜNE KAPKARANLIKTA BAŞLAMAK
Uzmanlara göre sabahın erken saatlerinde güneş doğmadan işe gitmek, insan vücudunun doğal biyolojik dengesini bozuyor. Özellikle batı illerinde, milyonlarca kişi işe veya okula karanlıkta başlıyor. Bu durum, yorgunluk, stres, dikkat dağınıklığı ve D vitamini eksikliği gibi birçok sorunu beraberinde getiriyor.
Metropollerde yoğun trafikle birleşen erken kalkma zorunluluğu, kronik uyku yoksunluğunu da tetikliyor. Güneş ışığına maruz kalamayan bireylerde bağışıklık sistemi zayıflıyor, ruhsal çöküntü riski artıyor.
KADINLAR VE ÇOCUKLAR İÇİN GÜVENLİK ENDİŞESİ
Karanlıkta evden çıkmak, yalnızca sağlık değil güvenlik açısından da sorun oluşturuyor. Uzmanlar, özellikle kadınların ve öğrencilerin sabah saatlerinde artan karanlık nedeniyle kendilerini güvensiz hissettiklerini belirtiyor. Bu durum, toplum genelinde huzursuzluk ve tedirginlik yaratıyor.
TASARRUF BEKLENİRKEN SONUÇ YOK
Cambridge Üniversitesi’nden Dr. Sinan Küfeoğlu’nun açıklamasına göre, kalıcı yaz saati uygulamasının enerji tüketimi üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmuyor. Araştırmalar, elektrik kullanımında ne belirgin bir azalma ne de artış olduğunu gösteriyor. Yani uygulama, beklenen tasarrufu sağlayamadı.
“DNA TAMİRİ BOZULUYOR, KANSER RİSKİ ARTIYOR”
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Taner Demirer, kalıcı yaz saatinin biyolojik saati bozarak ciddi sağlık riskleri oluşturduğunu vurguladı.
Demirer, “Hücrelerdeki DNA tamir mekanizması, biyolojik ritimle doğrudan ilişkilidir. Bu denge bozulduğunda hücreler kendini yenileyemez ve kansere yatkın hale gelir” dedi.
Son yıllarda Türkiye’de kanser vakalarının 160 binden 250 bine yükseldiğini hatırlatan Demirer, bu artışta uyku düzenini ve ışık dengesini bozan uygulamaların da rolü olabileceğini söyledi.
BİLİMSEL UYARI: “BU UYGULAMA SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR”
Demirer, 2017 Nobel Tıp Ödülü’nü kazanan araştırmalara atıfta bulunarak biyolojik saatin bozulmasının hücresel düzeyde zararlı etkiler yarattığını vurguladı. “Kalıcı yaz saati insan sağlığını tehdit ediyor. İnsanların doğal ritmiyle oynamak ciddi bir hata” ifadelerini kullandı.
ENERJİDEN ÇOK SAĞLIK KAYBI
Kalıcı yaz saati, yürürlüğe girdiği 8 Eylül 2016’dan bu yana tartışmaların odağında. Başlangıçta enerji verimliliği hedeflense de uygulama, hem sağlık hem güvenlik hem de sosyal yaşam açısından olumsuz etkiler yarattı.
Uzmanlar, Türkiye’nin yeniden mevsimsel saat sistemine dönmesi gerektiğini vurguluyor. Aksi halde karanlıkta başlayan günler, yalnızca ruhsal değil fiziksel hastalıkları da artırabilir.
Yorumlar