Advert
Advert

Çöküşe karşı reçete

Yayınlanma Tarihi : Google News
Çöküşe karşı reçete
Advert
Dünkü yazımızda, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı ekonomik ve kurumsal çöküşün rastlantısal hataların toplamı değil, bilinçli bir rejim mühendisliği projesinin sonucu olduğunu söylemiştik. Bu tespit sadece bir eleştiri değil; doğru bir teşhisin, doğru bir tedaviyi mümkün kılacağı gerçeğinin altını çiziyordu. Bugün, bu sistematik yıkımı tersine çevirebilecek karşı projeyi ve onun dört temel sütununu ele almak istiyorum. Çünkü değişim, kendiliğinden gelmez; irade ister. Ekonomik Çöküşü Durdurmak: Güven, Bağımsızlık, Disiplin İster Mevcut rejim ekonomiyi bir güvenlik bariyeri olarak kullandı. Fakirlik, sorgulamayı bastırmanın en ucuz yolu görüldü. Bu sarmalı kırmanın ilk şartı, ekonomik yönetimi bilimsellik ve kurumsal bağımsızlık eksenine oturtmaktır. Merkez Bankası bağımsızlığı derhal tesis edilmeli; para politikası siyasi iradeden tamamen ayrılmalıdır. Hukuki erozyonun ekonomik istikrarsızlık yarattığını gösteren eğilimler, yatırımcı güveninin de bu bağımsızlığa bağlı olduğunu hatırlatıyor. Mali disiplin ve şeffaflık yeniden zorunlu hale getirilmeli; popülist harcamalar durdurulmalı. Kamu ihaleleri tamamen saydam bir sürece kavuşmalı, yolsuzlukla mücadele bağımsız denetim kurumları eliyle yapılmalıdır. Toplumun talebi açıktır: Son anketler, seçmenin yüzde 75’inin kabinede köklü değişim, yüzde 60’ının ise ekonomi sorununa acil çözüm istediğini gösteriyor. Muhalefetin bu talebi somut, uygulanabilir bir programa çevirmesi artık ertelenemez. Eğitim Felaketini Onarmak: Bilim ve Eleştirel Akla Dönüş Eğitim sistemi, yıllardır eleştirel düşünceyi köreltmek ve ideolojik bir tek tipleştirme yaratmak için kullanıldı. Ülkenin geleceğini kurtarmak, eğitimi bilimsel temele döndürmekten geçiyor. Müfredat seküler ve bilimsel normlara göre modernize edilmeli; dini ağırlığın arttığı yapılar yeniden düzenlenmeli. Bilimsel içerikler geri dönmeli, dini zorunluluk dayatmaları son bulmalıdır. Öğretmen atamalarında tek ölçüt liyakat olmalıdır. Tarikat etkisini kırmak, üniversiteleri yeniden özgür bilimin mabedine dönüştürmek için şarttır. Seküler kurumları korumak, demokrasiyle doğrudan bağlantılıdır. Hukuk ve Yargı Bağımsızlığını İnşa Etmek: Kuvvetler Ayrılığı Hukuk düzeni, yürütmenin uzantısı haline getirildi. Yargının bağımsızlığı olmadan demokrasinin yeniden inşa edilmesi mümkün değildir. 2017’de yapılan anayasal değişiklikler gözden geçirilmeli; parlamenter sisteme dönüşün önü açılmalıdır. AYM ve HSK gibi kurumlar siyasi etkiden temizlenmelidir. OHAL ve KHK rejimi tamamen sona erdirilmeli; medya üzerindeki baskılar kaldırılmalı, ifade özgürlüğü yeniden güvence altına alınmalıdır. Diyanet, anayasal sınırları içinde faaliyet gösterecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Atatürk devrimleri ve ulusal bilinç sistematik biçimde Laiklik ve Toplumsal Birliği Güçlendirmek: Ulus Bilincini Yeniden Kurmak Atatürk devrimleri ve ulusal bilinç sistematik biçimde aşındırıldı. Toplumsal birlik, ancak laik ve eşitlik temelli bir ortak yaşam çerçevesiyle güçlenebilir. Eğitimde ve yargıda seküler normlar zorunlu hale getirilmelidir. Geleneksel değer adı altında yapılan ideolojik müdahaleler geri alınmalı; bilimsel gerçekler merkeze konulmalıdır. Kamu kadrolarında liyakat, tarikat ve sadakat ilişkilerinin yerini tamamen almalıdır. Kapsayıcı siyaset, kutuplaşmayı azaltmanın tek yoludur. Dış politikada rasyonel bir “reset” yapılmalı; NATO ve AB ile kurumsal reform odaklı iş birliği güçlendirilmelidir. Bu adımlar, sadece “muhalefet etmek” için değil, ülkeyi uçurumdan çekip çıkaracak bir yeniden doğuş reçetesidir. Ekonomik krizler otoriter popülistleri ayakta tutabilir; ancak çıkış yolu olamaz. Bu yüzden önce toplumun şu gerçeği kabul etmesi gerekiyor: Yaşananlar bir kaza değil, planlı bir dönüşüm girişimidir. Değişim yarın değil, bugün başlar.
begendim
0
Begendim
bayildim
0
Bayildim
komik
0
Komik
begenmedim
0
Begenmedim
uzgunum
0
Uzgunum
sinirlendim
0
Sinirlendim
Advert

Yorum Gönder

Yorumlar