Bir zamanlar Anadolu’nun bereketli toprakları, “dünyanın tahıl ambarı” diye anılırdı.
1960’larda kendi kendine yeten yedi ülkeden biriydik.
Bugün?
Nohut Kanada’dan, et Arjantin’den, buğday Rusya’dan, patates Suriye’den geliyor.
Çiftçi perişan, sofra ateş pahası.
Peki bu felaket nasıl geldi başımıza?
Cevap basit: Özelleştirme.
1980’lerde “büyüleyici” bir kelime girdi hayatımıza.
“Zarar eden KİT’ler kâr edecek, halk zenginleşecek, enflasyon bitecek” dediler.
Koca bir Yalan.
2000: Dünya Bankası Kapıyı Çaldı
2000’de Dünya Bankası’yla imzalanan Ekonomik Reform Kredisi anlaşması, tarım reformunun kılıcı oldu.
2002’de ARIP (Tarım Reformu Uygulama Projesi) başladı.
Arkasında ne mi vardı?
Uluslararası tekellerin yağması.
ABD ve AB’nin biriken gıda stoklarına pazar açmak.
Sonuç?
Dünya Bankası’nın kendi raporları bile kabul ediyor: Tarım çöktü, çiftçi yoksullaştı.
Sübvansiyonlar kalktı: Gübre, kredi, girdi destekleri sıfırlandı.
Destekleme alımı bitti: Çiftçi ne ekeceğini, kaça satacağını bilemez oldu.
DGD (Doğrudan Gelir Desteği): Tek yönlü, üretimsiz bir “sadaka”. Dünyada kota ve planlamayla uygulanır; bizde boş vaat.
Kooperatifler tasfiye: 4572 sayılı Kanun’la Fiskobirlik ve 16 birliğe devlet desteği kesildi.
KİT’ler Satıldı, Çiftçi Satıldı
1923-1980 arası devlet, tarımı korudu:
TİGEM, TÜGSAŞ, TZDK: Tohum, gübre, makine sağladı.
TMO, ÇAYKUR, TEKEL, Şeker Fabrikaları, EBK: Ürün aldı, pazarladı, fiyat dengeledi.
Ziraat Bankası: Çiftçiye kredi verdi.
Sonra?
Özelleştirme rüzgârı esti.
Türkiye’de özelleştirme tarımda başladı.
Dünyada tersine!
EBK Ankara Kombinası: 22 milyon dolara satıldı. Alanlar sadece arsasını 204 milyon dolara sattı.
TZDK: 1999-2008 arası hibe edildi.
Şeker, TEKEL, SEK, YEMSAN: Peşkeş iddiaları, on binlerce işçi işsiz.
Tohumculuk: 5553 sayılı Kanun’la çokuluslulara açıldı. Köylü kendi tohumunu satamaz oldu. Hibrit köleliği başladı.
Ziraat Bankası? Artık “Çiftçi Bankası” olmaktan çıktı…
Adı Ziraat ama çiftçiye sırtını döndü.
Büyük müteahhitlere, gazete patronlarına, Virgin Adaları şirketlerine milyarlar akıttı.
Çiftçi kredisindeki durumu nedir?
Sonuncu.
Enflasyonun Gizli Suçlusu: Özelleştirme
Hayat pahalılığı konuşuluyor.
Girdiler pahalı? Evet.
Pazarlama sorunu? Evet.
Ama kimse demiyor ki: Devletin tarımdaki düzenleyici eli kesildi.
KİT’ler satılmasa, TMO buğdayı depolar, fiyatı dengelerdi.
EBK et regülasyonu yapardı.
Gübre ucuz, tohum yerli olurdu.
İtiraf Zamanı
Türk Telekom’u “stratejik değil” diye satanlar, bugün EBK’yı yeniden açmak zorunda kaldı.
Tarım Kredi marketleri fiyat kırıcı olarak devreye sokuldu.
Neoliberalizm iflas etti.
Son Söz:
Çiftçinin Gözyaşı
Bu gözyaşı bizim. Atatürk’ün “Köylü milletin efendisi” dediği topraklar, bugün efendisiz kalmaya başladı…
Ama umut var.
Bir gün, TMO yeniden depolarda buğday saklayacak. TZDK köylüye tohum verecek. Ziraat Bankası çiftçinin olacak.
O gün gelene dek, Çiftçinin gözyaşını silmek hepimizin boynunun borcu.
Ne mutlu, toprağına sahip çıkana!
Yorumlar