Advert
Advert

BM Komisyonu, Netanyahu ve Herzog'un Gazze'deki soykırımı kışkırttığını bildirdi

Birleşmiş Milletler İşgal Altındaki Filistin Toprakları Hakkında Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu, İsrail'in Gazze'de soykırım işlediği tespitinde bulunarak, Netanyahu ve Isaac Herzog'un da soykırımı kışkırttığını bildirdi.

Yayınlanma Tarihi : Google News
BM Komisyonu, Netanyahu ve Herzog'un Gazze'deki soykırımı kışkırttığını bildirdi
Advert
Birleşmiş Milletler (BM) İşgal Altındaki Filistin Toprakları Hakkında Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu, New York'ta gerçekleşen BM 80. Genel Kurulu kapsamında yeni raporunu paylaştı. Raporda, İsrail hükümetinin Gazze Şeridi üzerinde kalıcı bir kontrol kurma ve işgal altındaki Batı Şeria ile İsrail içinde Yahudi çoğunluğunu sürdürme konusunda açık ve tutarlı bir niyet sergilediği, bu sürecin Doğu Kudüs ve İsrail de dahil olmak üzere İşgal Altındaki Filistin Toprakları'nda Yahudi çoğunluğunu güvence altına alma amacı taşıdığı belirtildi. Komisyonun, geçen hafta BM İnsan Hakları Konseyi'nin 60. Oturumu kapsamında açıkladığı verilere yer verilen raporda, İsrail'in Gazze'de 4 soykırım eylemi gerçekleştirildiğini tespit ettiği vurgulandı. Raporda, "Bu, eylemler, İsrail yetkilileri ve güvenlik güçleri tarafından Gazze'deki Filistinlileri yok etmek amacıyla özel olarak işlendi. İsrail liderlerinin eylemleri İsrail Devleti'ne atfedilebilir. Bu sebeple İsrail, soykırımın işlenmesinden, önlenmesindeki başarısızlıktan ve cezalandırılmamasından sorumludur. Ayrıca İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın soykırımın işlenmesini kışkırttığı tespit edildi." denildi. "(İsrail'in eylemleri) Bunun da soykırımın temelini oluşturduğu tespit edildi" Raporda, İsrail yetkililerinin Gazze Şeridi'nde oluşturdukları koridorlar ve tampon bölgede sivil altyapıyı kapsamlı ve sistematik bir şekilde yıktığı belirtilerek, İsrail'in, kontrolü altındaki alanları sürekli olarak genişlettiği ve Temmuz 2025'e itibarıyla Gazze Şeridi'nin yüzde 75'ini kontrol altına aldığı bildirildi. İsrail yetkililerinin tampon bölgeyi genişletmek ve koridorlar oluşturmak için attığı adımların, Filistinlilerin kullanabileceği toprakları önemli ölçüde daralttığı kaydedilen raporda, bu durumun, Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin haklarını kullanmaları üzerinde önemli etkisi olduğuna işaret edildi. Raporda, "İsrail yetkilileri, sivil yapıları yok ederek ve nüfusu zorla naklederek, Gazze'deki Filistinlileri hayatta kalmaları için gerekli kaynaklardan kasıtlı olarak mahrum bıraktı. Bu tür eylemler, Gazze'deki Filistinlileri tamamen veya kısmen yok etmeyi amaçlayan, kasıtlı olarak zor yaşam koşulları oluşturuyor. Bunun da soykırımın temelini oluşturduğu tespit edildi." ifadeleri kullanıldı. İsrail'in, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te Ekim 2023'ten bu yana "şiddet yanlısı yerleşimcilerin eylemlerine destek", Filistinlileri zorla nakletme, İsrailli Yahudi sivil varlığını genişletme ve Batı Şeria'nın tamamını ilhak etme gibi eylemlerinin olduğuna dikkati çekilen raporda, bunun, Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme, devlet kurma girişimlerini engelleme ve süresiz bir işgali sürdürme yönünde açık bir niyet göstergesi olduğuna yer verildi. Raporda, arazi ve konutla ilgili uluslararası suçların yanı sıra Komisyon'un önceki raporlarında tespit edilen diğer suçlardan en fazla sorumlu olması muhtemel 6 İsrailli yetkilinin isimlerine yer verildi. Buna göre, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ile mevcut Savunma Bakanı Yisrael Katz'in, İsrail güvenlik güçlerinin Gazze'deki eylemlerinden, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile Ulusal Misyonlar Bakanı Orit Strock'un ise Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşim yeri inşası ve genişlemesinden sorumlu olduklarına işaret edildi. Raporda, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in, İsrail hapishane yetkilileri tarafından Filistinli tutuklulara kötü muamele edilmesinden, Netanyahu'nun ise İsrail'in işgali altındaki Filistin topraklarının tamamındaki suçlardan doğrudan sorumlu olduğu belirtildi. Netanyahu ve Galant'ın soykırıma teşvik suçundan da sorumlu olduğu raporda yer aldı. "(İsrail'in) Bu planlar ve açıklamalar iğrenç ve geniş çapta kınanmalı" Raporda görüşlerine yer verilen Komisyon Başkanı Navi Pillay, İsrail'in, Gazze'deki Filistin topraklarına yönelik el koyma, buralarda tampon bölge ile koridorların oluşturulması ve genişletilmesinin derhal sona ermesi ve bu toprakların Filistinli sahiplerine iade edilmesi gerektiğini kaydetti. Pillay, "İsrail'in görünürde güvenlik amaçlı gerçekleştirdiği toprak müsaderesi ve kontrolü, kimseye daha fazla güvenlik sağlamadı. Bu, aksine Filistin halkının sefaletini derinleştirdi ve onları gıda üretme kapasitesi dahil hayatta kalmaları için vazgeçilmez kaynaklardan mahrum bıraktı." ifadelerini kullandı. İsrail Maliye Bakanı Smotrich'in yakın zamanda açıkladığı işgal altındaki Batı Şeria'nın yüzde 82'sini ilhak etme planı ve Başbakan Netanyahu'nun bunun bir Filistin Devleti olmayacağını garantileyeceğini iddia ettiği E1 yerleşim biriminin genişletilmesini destekleyen bir planın onaylanması karşısında dehşete kapıldığını kaydeden Pillay, "Bu gelişmeler bulgularımızı doğruluyor. İsrail'in Batı Şeria'nın tamamını ele geçirmesi ve çok sayıda Filistinli topluluğun mülksüz bırakarak yerlerinden edilmesi artık İsrailli yetkililerin gururla övündüğü açık hedefler haline geldi. Bu planlar ve açıklamalar iğrenç ve geniş çapta kınanmalı." değerlendirmesinde bulundu. BM raportörlerinden, Filistin'deki soykırımı nedeniyle İsrail'in uluslararası futboldan men edilmesi çağrısı Birleşmiş Milletler raportörleri, işgal altındaki Filistin topraklarında devam eden soykırımı nedeniyle İsrail'in uluslararası futbol turnuvalarından men edilmesi çağrısında bulundu. BM raportörler, konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. "İşgal altındaki Filistin topraklarında devam eden soykırıma karşı gerekli bir yanıt olarak FIFA ve UEFA'ya ülke takımı olarak İsrail'in uluslararası futboldan men edilmesi çağrısında bulunuyoruz." ifadelerinin yer aldığı açıklamada, BM İşgal Altındaki Filistin Toprakları Hakkında Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonunun İsrail'in soykırım işlediği sonucuna varmasının, işgal altındaki Filistin topraklarında soykırım işlendiğini teyit eden uluslararası kuruluşların sayısının artmasının son örneği olduğuna işaret edildi. Açıklamada, spor kamuoyunun, her şeyin olağan akışında olduğu algısını reddetmesi gerektiği vurgulandı. Spor kuruluşları ve platformlarının adaletsizlikleri normalleştirmemesi ve ağır insan hakları ihlallerine sessiz kalmaması gerektiği kaydedilen açıklamada, "Uluslararası kuruluşların merkezi olan, müsabaka düzenleyen ve İsrail ile spor müsabakalarına katılan ülkelerin, soykırım karşısında tarafsız kalmama yükümlülüklerini göz önünde bulundurmaları gerekir." denildi. "Gazze'deki soykırımı bitirmek için mümkün olan her türlü önlemi almak hukuki ve ahlaki bir zorunluluktur" Açıklamada, "Boykotun bireysel oyunculara değil, İsrail devletine yönelik olması gerektiği konusunda netiz. Her zaman, bireylerin hükümetlerinin aldığı kararların sonuçlarını üstlenemeyeceğini savunduk, bu nedenle kökenleri veya uyrukları nedeniyle bireysel oyunculara karşı ayrımcılık veya yaptırım uygulanmamalı. Büyük insan hakları ihlalleri gerçekleştiren devletleri temsil eden milli takımlar, geçmişte olduğu gibi askıya alınabilir ve askıya alınmalı." ifadeleri kullanıldı. FIFA ve UEFA gibi özel uluslararası kuruluşların, BM İş ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri uyarınca uluslararası insan hakları hukukuna tabi olduğu hatırlatılan açıklamada, sivil toplumun, FIFA ve UEFA'nın İsrail takımını askıya alması yönündeki çeşitli çabalarının farkında olunduğu bildirildi. Açıklamada, "Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) tavsiye kararının uygulanmasını teşvik etmeyi ve İsrail'in uluslararası hukuku ihlal etmesi nedeniyle yaptırımlar uygulamasını amaçlayan eylem çağrılarını destekliyoruz. FIFA'yı bir kez daha, İsrail'in, işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yasadışı varlığından kaynaklanan durumu meşrulaştırmayı bırakmaya çağırıyoruz. Gazze'deki soykırımı bitirmek için mümkün olan her türlü önlemi almak hukuki ve ahlaki bir zorunluluktur." vurgusu yapıldı. BM özel raportörleri BM özel raportörleri, "İnsan Hakları Konseyi'nin özel mekanizmaları" diye tanınan sürecin parçası olarak biliniyor. BM İnsan Hakları Sistemi'ndeki bağımsız özel mekanizmalar, Konsey'in belirli bir ülkenin durumunu veya dünyanın herhangi bir yerindeki tematik sorunları ele alan bağımsız bilgi toplama ve izleme mekanizmaları olarak öne çıkıyor. Kurumun bünyesinde bulunmayan özel mekanizmaların uzmanları, gönüllülük esasına göre ve bağımsız şekilde çalışmalarını yürütüyor.
begendim
0
Begendim
bayildim
0
Bayildim
komik
0
Komik
begenmedim
0
Begenmedim
uzgunum
0
Uzgunum
sinirlendim
0
Sinirlendim
Advert

Yorum Gönder

Yorumlar