Advert
Advert

Bağırıyorum herkes duysun diye...

Yayınlanma Tarihi : Google News
Bağırıyorum herkes duysun diye...
Advert
2 Şubat 2014 tarihinde Van’ın Gürpınar İlçesinde bir baba, yaşadığı mezrada cep telefonunun çekmediği için bir tepeye çıkıp jandarmayı arıyor.Jandarma durumu 112 Acil Servis’e bildiriyor. Ancak 112, ihbarı teyit etmek için babayı arayınca işin içinden çıkılmaz bir gecikme başlıyor çünkü ailenin evinde telefon çekmiyor. Sonuç: Saatler sonra Muharrem son nefesini veriyor. Çocuğunun cesedini bir çuvalda taşıyan babanın görüntüsü günlerdir hiç birimizin gözlerinin önünden gitmemişti. Durumun vahametini daha iyi anlayabilmek için empati yapalım: O şartlarda çuvalda taşınan Muharrem değil de bizim çocuğumuz olsaydı… O baba biz olsaydık… Ne hissederdik? Bu, sadece vicdani bir sorgulama değil; aynı zamanda bir toplumsal ayıptı. Türkiye'ye yakışmayan, insanlık dışı bir dramdı. Olayla ilgili o günkü haberleri, yorumları, köşe yazılarını okurken gözlemliyorum: Sağlık Müdürlüğü eleştiriliyor, Karayolları eleştiriliyor, Jandarma, İl Özel İdaresi... Bu eleştirilerin çoğu haklı olabilir. Ama kimse sormuyor: “Acil durumlarda haberleşme hakkından neden herkes eşit şekilde yararlanamıyor?” veya “Evrensel Hizmet Yasası niçin çıkarılmıştı?” diye. 5369 sayılı kanuna göre; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, coğrafi konumundan bağımsız olarak herkes tarafından erişilebilir, önceden belirlenmiş kalitede ve makul bir ücret karşılığında sunulması öngörülen elektronik haberleşme hizmetleri, internet de dahil, Evrensel Hizmet kapsamındadır der. Yasanın 3 maddesi evrensel hizmetten Türkiye sınırları içinde yaşayan herkesin, bölge ve yer ayırımı gözetilmeksizin yararlanacağını; Yasanın 4 maddesi ise işletmecilerin bu hizmeti sağlamakla yükümlü olduğunu açıkça belirtir. Yasanın 5 maddede ise evrensel hizmetler sıralanır: sabit telefon, ankesörlü telefon, rehber hizmetleri, acil yardım çağrı hizmetleri ve internet hizmetleri. Evrensel Hizmet Yasası’nın ruhu şudur: Kârlı olmayan ama toplum için hayati önemdeki hizmetlerin işletmeciler tarafından tek başına karşılanması beklenemez; bu nedenle devlet tarafından desteklenir. Bu amaçla kurulan Evrensel Hizmet Fonu, operatörlerin ödedikleri paylardan, bazı yetkilendirme ücretlerinden ve BTK para cezalarının bir kısmından oluşur. Sonuçta bu bedellerin bir kısmı telefon faturalarımızdan görünen yaklaşık yüzde 1 ila 2 civarı cebimizden çıkar. Amaç nettir: Her yerleşim yerinde sabit telefon olsun, ankesörlü telefonlar çalışsın, her yerden acil çağrılara ulaşılabilsin ki Muharremler ölmesin. 1990’larda Türkiye’de sabit telefonun ulaşmadığı köy kalmamıştı. Zamanla teknoloji gelişti, mobil iletişim yaygınlaştı; ama Evrensel Hizmet Fonu gibi imkanlar olmasına rağmen, 2014’ten sonra çeşitli nedenlerle (abonelik sonlandırmaları, bakımların yapılmaması, yeni yatırım eksikliği) birçok köyde sabit telefon hizmeti yitirildi. Muharrem Taş’ın köyü de bunlardan biri. Ne yazık ki GSM hattından da 112 gibi acil hatlara ulaşılamıyor. Evrensel Hizmet Yasası ne diyor? Sabit telefon ve acil yardım çağrıları evrensel hizmettir. Bu hizmetlere her yurttaş erişebilmelidir. Peki Evrensel Hizmet Fonu’nu yöneten yetkililer, Muharrem’in ölüm haberini alıp kendilerine; “Muharrem benim çocuğum olsaydı, ben o babanın yerinde olsaydım ne yapardım?” diye sordular mı? Fonun kuruluş amacı gerçekten evrensel hizmet sağlamak mıydı; yoksa başka hedeflere mi yöneldi? Yetkililerin vicdanları sızlamış mıdır? Bunu bilemem. Ama bildiğim bir şey var: Köyünde sabit telefonu olmadığı için, GSM’den acil hizmet hatlarına ulaşamadığı için ölen Muharrem’ler ve çocuğunudüşüren Ayşe’ler benim vicdanımı kanatıyor. Benim de 30 yıl görev yaptığım PTT ve Telekom’un eski dönemlerinde cefakâr teknisyenlerimizin, hat bakıcılarımızın gayretiyle tüm köylere telefon götürülmüş ve şıkır şıkır da çalışıyordu. Bugün ise, 24 yıl sonra, bir baba "alo" diyemediği için bir çocuğun ölümünü, 2022 Yılı İnsan Hakları Raporu (TİHV), Bianet haberleri ve TBMM araştırma komisyonları raporları sonuçlarını, 30 gün boyunca Kocaali’nin Çobansayvant mahallesinde internetsiz yaşamayı, her gün bir komşumun iletişim sorununa çözüm bulamadığından benden yardım istemesini kabullenemiyorum. Buradan ülkeyi ve bu şehri yönettiğini iddia edenlere sesleniyorum. Evrensel Hizmet Fonu’nun öncelikleri yeniden gözden geçirilmeli; acil haberleşme altyapısının kârlılık kriterlerinin dışında tutulduğu teyit edilmeli. Mobil kapsama boşlukları tespit edilip acil hizmet çağrılarını garanti altına alacak çözümler hızlıca uygulanmalı. Yerel yönetimler, BTK ve operatörler arasında koordinasyon güçlendirilmeli; ihmal edilen bölgelerde teknik bakım ve yatırımlar derhal başlatılmalı. Toplum olarak sorumluluğumuzu unutmamalı; bu tür acıların tekrar yaşanmaması için politikacıları ve yetkilileri hesap sorma konusunda zorlamalıyız. GSM, sabit telefon ve internet kullanıcı sayısı ülkemizde 100 milyonun üzerinde. Ortalama bir fatura bedeli 250 TL’den aşağı olmadığına göre kaliteli hizmet almadan nasıl soyulduğumuzu TBMM’de gündeme getirmeliler. Muharrem öldü; ama onun ölümü yalnızca bir haber olmamalıydı. Bir sistem sorunuysa sistem değiştirilmeliydi. İnsan hayatı hiçbir bürokratik veya mali hesapla bağdaştırılamaz. Evrensel hizmet almak için hep birlikte bağırmalıyız. Bağırıyorum çünkü haklıyım ve herkesin duymasını istiyorum.
begendim
0
Begendim
bayildim
0
Bayildim
komik
0
Komik
begenmedim
0
Begenmedim
uzgunum
0
Uzgunum
sinirlendim
0
Sinirlendim
Advert

Yorum Gönder

Yorumlar